Güney Afrika Cape Town seyahati için yola çıkmadan önce Cape Town Gezilecek Yerler yazımı çıkarıp yanınızda götürün ve hangi gün nereye gitsek sorularıyla kafa yormayın diye sizinle daha önce test edilip onaylanmış gezi rotamı günlere bölerek adım adım paylaşıyorum. Cape Town Gezi Rehberi karşılığında benim için Masa Dağı’nda gün batımı yapın! Olur mu?
Daha önce blogda paylaştığım Cape Town yazılarımı buraya bırakıyorum. Cape Town hakkında kafanıza takılacak tüm soruların cevapları, Cape Town seyahat bütçesi, konaklama ve uçak bileti tavsiyeleri için Cape Town Gezi Rehberi Bilmeniz Gerekenler , Cape Town’daki leziz restoranlar ve burada harcadığımız her kuruşun detayı Cape Town Yeme İçme Rehberi , unutulmaz adrenalin dolu maceramız için Köpekbalığı Kafes Dalışı .. Keyifli okumalar..
Cape Town Vloglarımı izlemek ve Youtube kanalıma abone olmak için: (İlk video kanalda, izlemeyi unutmayın)
Cape Town Gezilecek Yerler
1.GÜN: Waterfront, V&A Food Market, Wheel Cape, Watershed Pazarı, Long Street
Cape Town’da şehri keşfetmeye başlamak için en uygun rotayla ilk gününüzü dolduruyorum. Waterfront, Cape Town’un en turistik bölgesi diyebilirim. Burası aslında bir liman lakin, limanın üzerinde Victoria ve Albert alışveriş merkezleri, sosyal alanlar, restoranlar, büfeler kurulu. Bunlardan biri koca bir dönme dolap olan Wheel Cape, biri devasa bir konteynerın içindeki çeşit çeşit dükkanlardan oluşan Watershed Pazarı, biri de leziz tatlar keşfedebileceğiniz V&A Food Market.
Waterfront bölgesinde geçen koca bir günden sonra ilk günümüzü noktalamak için akşam yemeğinde Long Street yakınlarında yer alan Africa Cafe’ye gittik ve tam anlamıyla Afrika deneyimi yaşadık. Yemek öncesi yemeği elle yememiz gerektiği için bir tas su ile masada el yıkadık, 13 farklı çeşit Afrika yemeği yedik bir de üzerine tatlı götürdük. Yüzüm yerliler gibi boyandı ve tabi ki gecenin sonunda Afrika likörlerine eşlik eden dans & müzik şovu vardı.
2.GÜN: Company Gardens, Greenmarket Square, Sea Point, Clifton Beach ve Camps Bay, Lion’s Head
Bulutların sahiplendiği Masa Dağı’nın altında Camps Bay plajında buzulların erimiş soğuk sularında eğlenmek! Evet, şu an Dünyanın bir ucundayız!
Cape Town’daki 2.günümüzde güne Company Gardens’da gezinti ve restoranda güzel bir kahvaltı ile başladık. Yeşiller içerisindeki bu park sincapların ve ördeklerin evi olmuş durumda! Kahvaltıdan sonra Greenmarket Square’de yerlilerden birkaç hediyelik alışverişi yaparız diye Airbnb yaparak konakladığımız Mandela Road Place’in arka sokağında takıldık.
Evet, artık deniz kokusunu içimize çekme vakti! Bu yüzden arabaya atlayıp Sea Point’te iyot kokusunu kucaklama, Clifton Beach’te beyaz kumlara merhaba deme ve Camps Bay’de plajın tadını çıkararak Cafe Caprice’te öğle yemeği yeme zamanı. Gün batımı ise en özeli, Lion’s Head için yola koyuluyoruz.
5 Km yol devirip 669 metre yükseklikteki Lion’s Head’e tırmanarak National Geographic’in seçtiği Dünyanın En İyi Tırmanış Rotaları’ndan birini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşamak! Üstelik tırmanışta günü denizden batırırken bir taraftan da dolunay çıkmıştı. Gece ışıklar içindeki Cape Town’u izlemek unutulmazdı.
Zincirlere tutunup, kayalara yapışarak nefes nefese kaldığımız macerada iniş çıkış toplam 3,5 saat sürdü. Zirve ise inanılmaz gurur verici ve başarı duygusuyla kaplıydı. Yükseklik korkum olmamasına rağmen şu kayanın üzerinde dizlerim titredi. Eğer korkunuz varsa burası yenmek için muhteşem bir fırsat. İnsanlar çocuklarıyla tırmanıyor. Emin olun her dakikası zevk dolu ve bu tatlı yorgunluğa değiyor.
İniş, çıkıştan daha zor ve hava daha soğumuş oluyor. Bu adrenalin dolu tırmanışta iyi ki yaptım dediğim şeyler: yanıma 1 litre su almak, kısa şort giyip üstüne uzun eşofman geçirmek ve mutlaka ceket almaktı. Evet, artık zirvedeyiz!!!
3.GÜN: Robben Adası, BoKaap, Signal Hill
Cape Town’daki 3.günümüze kahvaltı için buralarda en sevdiğimiz mekan olan Truth Coffee’de soluğu aldık. 1 haftada 3 kez bu mekana kahve içmeye ve kahvaltı yapmaya gitmişiz 🙂
Daha sonra en az 1-2 hafta önce internetten alınmış Robben Adası turu için Waterfront’tan feribota bindik ve git gel gez tam 4 saati Nelson Mandela’nın 18 yıl hapis yattığı adaya ayırdık. Özgürlük ve eşitlik uğruna o içerisinde ranza bile olmayan hücrelerde geçirilen yılları hissetmek kesinlikle bize iyi ki Robben Adası’nı atlamamışız dedirtti. Bunda eski bir mahkum tarafından hapishanede gezdirilmiş olmamızın ve olayları direkt birinci ağızdan dinlememizin etkisi büyük tabi ki.
Onun dışında adaya indiğiniz gibi bir otobüse bindirilerek ve bu otobüste yer yer durdurulup yaşanan hikayeleri çok kötü İngilizcesi olan bir rehberden dinleyerek gezmek, evet muhteşem değildi. Lakin seçme şansınız yok, adayı kendiniz gezemiyorsunuz. İyi olan şey hayatımda ilk defa uzaktan da olsa penguen bu adada gördüm!
Dönüşte günün yorgunluğunu Clarke’s Bar’da kokteyl içerek çıkardık. BoKaap bölgesindeki renkli evlerle dolu sokakları turladık. Siz dilerseniz bu bölgeyi Waterfront’ta ofislerini bulabileceğiniz firmalar sayesinde ücretsiz yürüyüş turları yaparak keşfedebilirsiniz.
Cape Town’da yaptığımız gün batımları eşsizdi. 3.günün güneşini batırmak için Openwine’dan alınan şarapla gün batımı için Signal Hill’in yolunu tuttuk. Signal Hill’e arabayla çıkılabildiğinden burası gün batımı için çok popüler bir tepe.
Gün batımı sonrası Tiger’s Milk’de akşam yemeği ve Long Street akşamları! Ha bi de ufak hırsızlık girişimimiz var burada yaşanan, onu yukarıda bahsettiğim yazılarda anlattım. Okuyun, dert ortağım olun!
4.GÜN: Güney Afrika Şarap Rotası 1 – Spice Route, Greenpoint
4.günümüzü meşhur Güney Afrika şaraplarına ayırdık. Bu coğrafyada gidilecek en lezzetli şarap rotaları; Paarl Bölgesi’nde Spice Route ve Fairview Estate, Stellenbosch Bölgesi’nde ise Warwick Wine Estate.
4.günün rotası olan Spice Route’da inanılmaz huzurlu bir gün geçirdik. Önce usta şef Bertus Basson’un Afrika lezzetleri ile bir öğle yemeği yedik, sonra ağaçlar altında piknik yaptık. Ben Afrika mutfağındaki tatları Hint mutfağına çok benzettim.
Bağlara gidebilmek için araba kiralamak şart çünkü 45-50 dk şehir dışında. Biz çok önceden rezervasyon işlerini bitirdiğimizden günlük 50 TL’ye kiraladık ve iyi ki de yapmışız çünkü Cape Town arabasız gezilecek bir şehir değil.
Gün batımı ise Greenpoint’te güneş ve denizin birbirini kucaklamasıyla yaşandı. Ah şu gün batımları!
5.GÜN: Muizenberg, St James, Kalk Bay, Simon’s Town, Boulders Beach, Cape Point ve Ümit Burnu, Chapman’s Peak, Hout Bay, Llandudno Beach
5.günümüzün rotası çok kalabalık! Sabah Atlas Okyanusu’nu bir kenara bırakıp Hint Okyanusu’na bakan sörfçülerin plajı Muizenberg’de güne başlayıp oradaki renkli kulübelere doyamadığımızdan soluğu St James plajında aldık.
Arabamızla sahil şeridinde ilerleyip önce Kalk Bay’den geçtik sonra bir baktık Simon’s Town isimli minik kasabada Afrika penguenleri ile ünlü Boulders Beach’teyiz! Muhteşem canlılardı, ne kadar mutlu olduk anlatamam.
Cape Yarımdası’nın vazgeçilmezi Cape Point ve Ümit Burnu için babunlara selam vererek yaptığımız milli park rotası ise günün zirvesiydi! Cape Point’teki deniz fenerinde rüzgardan uçmak üzereydik ama bağıra çağıra birbirimize olan aşkımızı haykırıyorduk! Dünyanın bir ucu..
Tabi milli park içerisinde bize eşlik eden babunları asla atlamıyorum! Çok tehlikeliler, bu sebeple arabanın camlarını, kapılarını kapamak gerekiyor. Umur onları fotoğraflamak adına az kalsın yem oluyordu..
Dönüş yolu içinse Cape Townluların adrenalin ve manzara dolu Chapman’s Peak yolunu seçerek Hout Bay’e fokları ellerimizle beslemeye gittik.
Güneş ise bizim için Llandudno Beach’te denize gömüldü. Eşsiz bir gündü!
6.GÜN: Gansbaii Köpekbalığı Kafes Dalışı, Masa Dağı Gün Batımı, Bree Street Sokak Sosyalleşmesi
6.günümüz korku ile yüzleşmek ve bolca adrenalin üzerine kuruluydu!
Köpekbalığı kafes dalışı yapmak beni inanılmaz heyecanlandırıyordu. Bunun için sabah 6’da yola koyulup köpekbalığı bölgesi Gansbaii’ye doğru 2,5 saat yol yaptık. Buz gibi okyanusta, 8 kişinin kafese girip nefes tutma yöntemiyle suya dalması ve ölü balık yemleri ile tekneye çekilen köpekbalıklarıyla burun buruna gelmesi! ŞAHANE! Detaylı yazım için buraya Köpekbalığı Kafes Dalışı
Bu kadar heyecan dolu bir gün ancak Masa Dağı’nda gün batımı yapılarak yerini huzura bırakabilirdi. Çok güzeldi. Sadece bu gün batımı için Cape Town’a gelinebilir.
Akşam da bizdeki şansa bak ki sokaklar insan dolup taşıyor sanki şenlik var. Meğerse Cape Town, Johannesburg gibi şehirlerde her ayın ilk Perşembe’si millet sokak gecesi yapar, yer içer sosyalleşirmiş. Sonuç olarak artık Cape Townlu bir sürü arkadaşımız var 🙂
7.GÜN: Güney Afrika Şarap Rotası 2 – Stellenbosch Bölgesi Warwick Wine House, Eden on the Bay
7.günümüzde seyahatin son günü yeşiller içerisinde keyif ve lezzet dolu geçsin dedik ve Stellenbosch Bölgesi’ne doğru son şarap rotamız için yola koyulduk.
Warwick Wine House, bize bugün için ihtiyacımız olanı fazlasıyla verdi. Önce 6 tane şarabın öyküsünü dinleyerek tadımını yaptık. Sonra göl kenarında piknik modunda yedik, içtik, şekerleme yaptık. Piknik sepetindeki her şey inanılmaz lezzetliydi.
Cape Town’daki son güneşimizi Eden on the Bay’de batırdık. Bütün akşam saatlerce sahilde konuşup sohbet ettik.
Cape Town Kaç Günde Gezilir?
Cape Town’u gezmek için en az 1 haftanız olması gerektiğini düşünüyorum. 1 hafta doya doya gezdik ama yine de tırmanış rotalarının hakkını tam veremedik. Bir dahaki yolculukta daha çok tırmanış olsun isterim.
Aklınıza takılan tüm soruları yorum olarak bırakabilirsiniz. Siz de Cape Town yolunu tutacaksanız deneyimlerinizi sosyal medya üzerinden benimle de paylaşın!
Cape Town gezimize ait tüm detaylar instagram hesabımda #oykununoykulericapetown etiketi altında.
Beni ve daha birçok fotoğrafımı instagram ve facebook adreslerimden takip edebilirsiniz.
7 comments