Çok büyük bir yük var üzerimde. Sanki binlerce yıllık insan ırkının tüm suçunu ben taşıyormuşum gibi hissediyorum. Bugüne kadar neler yapıldı, neler söylendi, ne kan akıtıldı, ne ülkeler kuruldu ve yıkıldı, ne “büyük adamlar” öldü gitti.. Ama insanoğlu hala bir şeyi anlayamadı ve benim bunu değiştirmek için yapabilecek hiçbir şeyim olmaması, bu kudrete sahip olmamak beni öyle lanetli bir hale getiriyor ki Öykü. Hepimizi…
Halbuki erkek kadın, kadın da erkektir. Çünkü en başta insandır! Aralarında bir fark yoktur, cinsiyetleri haricinde. Bir erkeği kısıtlayan ne kadar toplumsal faktör varsa, kadın için de aynı miktarda olması gerekmez mi? Sen bir kadınsın Öykü. Bugüne kadar 40 ülke, 100’den fazla şehir gezmiş ve yanına beni yoldaş olarak seçecek kadar mütevazi ve hür iradeli bir kadın. Aynı zamanda şanslı.. Kendi eşini seçebilecek, aşık olduğu insanla ömrünün geri kalanını geçirmeye karar verebilecek kadar şanslı.. Bunu şans olarak nitelemek zorunda kaldığımız bir toplumda ve devirde yaşadığımız için de bir o kadar şanssız aslında.
Binlerce insanla tanıştın, birçoğunda ben de yanındaydım. Bazılarında yoktum. Diyorlar ki “sen olmasan yapamazdı”. Öyle de bir yapardı ki. Sadece belki daha sıkıcı olurdu, çünkü nasıl ki sen benim hayat enerjimsen, ben de senin için öyle olduğuma inanıyorum. Çünkü ben senin yol arkadaşınım. Ülkemizde olup biten bunca tacize, tecavüze, sadece kadına değil ama insana şiddete rağmen ve bunlara inat Öykü, senin gibi kadınların varlığı bana inanç aşılamaya devam ediyor.
Sanki sadece var olmak yeteri kadar sancılı bir süreç değilmiş gibi, bir de kadın olduğu için insanların hayatını daha da zorlaştırmayı aklım hiç almadı. Kadının ya da erkeğin değil; her insanın yapabileceği ya da yapamayacağı şeyler vardır hayatta. Her kadın atlet olamaz. Zaten her erkek de atlet olamaz. Her insan pilot olamaz, her insan inşaat işçisi olamaz, her insan şoför olamaz; kısacası her insan her işi zaten yapamaz. Ama seçtiği, potansiyeli olduğunu düşündüğü işi yapabilir, yapacaktır. Bunun için cinsiyetin neden kısıtlayıcı bir faktör olduğunu anladıysan, bana da anlat.
Seninle her yer, her düzen, her ortam benim için zaten olmam gereken yer; çünkü sen güldüğün zaman, sen mutlu olduğun zaman, senin gözlerindeki o anlamın ve yaşama sevincinin kaybolmadığını gördüğüm sürece, sen sevinçten yerinde duramadığında, sen dans ederken, sen bir işle uğraşırken, sen başarılı olduğun zaman, sen konuştuğunda, sen gezdiğin zaman, sen “Merhaba ben Öykü” dediğinde, sen biriyle sohbet ederken, sen benim ya da herhangi bir erkeğin yaptığı herhangi bir şeyi yaptığın zaman ben öyle gurur duyuyorum ki.. İşte o zaman asıl şanslı olanın ben olduğuma inancım tazeleniyor. Çünkü sen ve senin gibi kadınlar bu düzeni değiştirecek, buna inanıyorum.
Ama yine de; sadece kadının değil, insanın değerli olduğu, kimsenin hür iradesi dışında biriyle evlenmek zorunda bırakılmadığı, her 8 Mart’ta bu ve benzeri yazıların yazılıp videoların çekilmediği, kimseye kadının değerini anlatmak zorunda kalmadığımız, bir kadın hamile kaldı diye işten nasıl çıkarılacağı konusunda aymaz yöneticilerin kapalı kapılar ardında planlar yapmadığı, müşterisi tarafından sadece çalışma hayatında yer aldığı için kadının “bu nasılsa yolludur” diye bakılarak tacize uğramadığı, kadın tek başına seyahat ediyor diye sanki amacı ve görevi erkeklerin cinsel dürtülerini tatmin etmekmiş gibi değerlendirilmediği, iş ilanlarında “m/f” ibaresinin yer almadığı, iş görüşmelerinde insan kaynakları departmanı tarafından “yeni evlenmiş, bu kesin hamile kalır, bunu işe almayalım” gibi sığ bakış açılarının sergilenmediği-evet bunu yapan kadın tanıdıklarım oldu-, kadının bir süs objesi ve yanda taşınacak bir aksesuar gibi görülmediği, tüm bunları konuşmak zorunda olmadığımız, dolayısıyla daha verimli ve üretken zamanlar geçirebileceğimiz, daha huzurlu bir insan ırkının geleceğe ümitle baktığı günlerde yaşamamız dileğiyle.. Keşke onlar ve bizler değil de, sadece bizler olabilsek. Çünkü kadının tek görevi, insan olmak.
Karamsarlığa kapılmak için çok sebebimiz olsa da, ayrımcılık sadece cahil insanın değil; hepimizin laneti olsa da, öğrenilmiş çaresizlikten kurtulmanın yolu belli: Empati ve sevgi.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz kutlu ve mutlu olsun!
Umur’un Öyküleri’ni @umurcanyalcin Instagram adresinden takip edebilirsiniz.
Bizi kanlı canlı izlemek içinse Youtube kanalımıza davetlisiniz.
3 comments